Gezegenlere ya da gezegenlerin içinde bulunan kraterlere nasıl isim verildiğini hiç düşündünüz mü? Merkür’de bulunan kırmızı noktalara nasıl teker teker isim verildiğini ve bunların nasıl oluştuğunu sizler için anlatıyoruz.Gezegenlere ya da gezegenlerin içinde bulunan kraterlere nasıl isim verildiğini hiç düşündünüz mü? Merkür’de bulunan kırmızı noktalara nasıl teker teker isim verildiğini ve bunların nasıl oluştuğunu sizler için anlatıyoruz.
Merkür, astronomiye az çok ilgi duyanların bildiği gibi Güneş’e en yakın gezegendir, ancak bu durum sıkıcı bir konu olmaktan çok uzak. Merkür, jeologların ve araştırmacıların epey ilgisini çeken bir gezegen.
NASA’nın Messenger adlı uzay araştırma sondası, 2008 yılında Merkür’e ilk kez gitti. Messenger uzay sondası, 2011 ve 2015 yıllarında ise Merkür’ün etrafında birçok parlak nokta keşfetti. Yakın zamanda ise bu noktalara isim verildi.
Ayrıca bu görüntüler, renkleri arttırıldığında her ne kadar kırmızıdan ziyade, sarı ve turuncu gözükseler de normalde cansız, gri ve donuk bilinen Merkür’ün en kırmızı yerleridir. Çoğu kırmızı nokta, merkez çapında 50-100 kilometre genişliğinde ve düzensiz deliklere sahip. Bilim insanları bu delikleri, kısa bir süre sonra volkanik patlamalar ve volkanik patlamalar tarafından atılan materyaller olarak değerlendirdi. Merkür gezegeninde volkanik herhangi bir aktivite beklenmiyordu, çünkü Güneş’e yakın bir gezegenin, gerekli gaz içeriğinden mahrum kalmış olması gerekiyordu.
Ancak Messenger ile yapılan araştırmalar, Merkür’ün bu “uçucu bileşenler” konusunda oldukça zengin olduğunu gösteren çok sayıda kanıt ortaya koydu. Bunlar arasında, bol miktarda kükürt, karbon, potasyum ve klorin de bulunduğu tahmin ediliyor.
Bu noktalara nasıl isim verildi?
Peki, bu kırmızı noktalara neden isim verme ihtiyacı duyuldu ve isimler nasıl kararlaştırıldı? İsimler gezegen özelliklerini belirlemek için gereklidir, yalnızca coğrafi koordinatlara başvurmak astronomide pek de mantıklı bir şey değildir. İsimlerde, dünyadaki birçok kültürde geçerliliği olması ön koşulu aranırken, bu isimlerdeki netliği Uluslararası Astronomi Birliği (International Astronomical Union) belirler.
Bu tip kraterlere ya da deliklere, tek kelime isimleri verilir, birçok kraterin isimleri de iki bölümden oluşur: belirli bir isim artı, bir tanımlayıcı terim. Tanımlayıcı terim, her bir özellik türünün neye benzediğini belirtir. Genellikle Latince kökenlidir.
Merkür’ün kırmızı lekeleri söz konusu olduğunda, isimleri verilen yerlerdeki, volkanik deliklerden ziyade deliklerin kendisine isim verilir. Seçilen tanımlayıcı terim, diğer gezegenlerdeki “parlak noktalar” için kullanılan “facula”dır. Bu kelimenin birkaç dildeki anlamıysa “yılan”dır.
Gezegenlere ya da gezegenlerin içinde bulunan kraterlere nasıl isim verildiğini hiç düşündünüz mü? Merkür’de bulunan kırmızı noktalara nasıl teker teker isim verildiğini ve bunların nasıl oluştuğunu sizler için anlatıyoruz.
Merkür, astronomiye az çok ilgi duyanların bildiği gibi Güneş’e en yakın gezegendir, ancak bu durum sıkıcı bir konu olmaktan çok uzak. Merkür, jeologların ve araştırmacıların epey ilgisini çeken bir gezegen.
NASA’nın Messenger adlı uzay araştırma sondası, 2008 yılında Merkür’e ilk kez gitti. Messenger uzay sondası, 2011 ve 2015 yıllarında ise Merkür’ün etrafında birçok parlak nokta keşfetti. Yakın zamanda ise bu noktalara isim verildi.
Ayrıca bu görüntüler, renkleri arttırıldığında her ne kadar kırmızıdan ziyade, sarı ve turuncu gözükseler de normalde cansız, gri ve donuk bilinen Merkür’ün en kırmızı yerleridir. Çoğu kırmızı nokta, merkez çapında 50-100 kilometre genişliğinde ve düzensiz deliklere sahip. Bilim insanları bu delikleri, kısa bir süre sonra volkanik patlamalar ve volkanik patlamalar tarafından atılan materyaller olarak değerlendirdi. Merkür gezegeninde volkanik herhangi bir aktivite beklenmiyordu, çünkü Güneş’e yakın bir gezegenin, gerekli gaz içeriğinden mahrum kalmış olması gerekiyordu.
Ancak Messenger ile yapılan araştırmalar, Merkür’ün bu “uçucu bileşenler” konusunda oldukça zengin olduğunu gösteren çok sayıda kanıt ortaya koydu. Bunlar arasında, bol miktarda kükürt, karbon, potasyum ve klorin de bulunduğu tahmin ediliyor.
Bu noktalara nasıl isim verildi?
Peki, bu kırmızı noktalara neden isim verme ihtiyacı duyuldu ve isimler nasıl kararlaştırıldı? İsimler gezegen özelliklerini belirlemek için gereklidir, yalnızca coğrafi koordinatlara başvurmak astronomide pek de mantıklı bir şey değildir. İsimlerde, dünyadaki birçok kültürde geçerliliği olması ön koşulu aranırken, bu isimlerdeki netliği Uluslararası Astronomi Birliği (International Astronomical Union) belirler.
Bu tip kraterlere ya da deliklere, tek kelime isimleri verilir, birçok kraterin isimleri de iki bölümden oluşur: belirli bir isim artı, bir tanımlayıcı terim. Tanımlayıcı terim, her bir özellik türünün neye benzediğini belirtir. Genellikle Latince kökenlidir.
Merkür’ün kırmızı lekeleri söz konusu olduğunda, isimleri verilen yerlerdeki, volkanik deliklerden ziyade deliklerin kendisine isim verilir. Seçilen tanımlayıcı terim, diğer gezegenlerdeki “parlak noktalar” için kullanılan “facula”dır. Bu kelimenin birkaç dildeki anlamıysa “yılan”dır.
Merkür, astronomiye az çok ilgi duyanların bildiği gibi Güneş’e en yakın gezegendir, ancak bu durum sıkıcı bir konu olmaktan çok uzak. Merkür, jeologların ve araştırmacıların epey ilgisini çeken bir gezegen.
NASA’nın Messenger adlı uzay araştırma sondası, 2008 yılında Merkür’e ilk kez gitti. Messenger uzay sondası, 2011 ve 2015 yıllarında ise Merkür’ün etrafında birçok parlak nokta keşfetti. Yakın zamanda ise bu noktalara isim verildi.
Ayrıca bu görüntüler, renkleri arttırıldığında her ne kadar kırmızıdan ziyade, sarı ve turuncu gözükseler de normalde cansız, gri ve donuk bilinen Merkür’ün en kırmızı yerleridir. Çoğu kırmızı nokta, merkez çapında 50-100 kilometre genişliğinde ve düzensiz deliklere sahip. Bilim insanları bu delikleri, kısa bir süre sonra volkanik patlamalar ve volkanik patlamalar tarafından atılan materyaller olarak değerlendirdi. Merkür gezegeninde volkanik herhangi bir aktivite beklenmiyordu, çünkü Güneş’e yakın bir gezegenin, gerekli gaz içeriğinden mahrum kalmış olması gerekiyordu.
Ancak Messenger ile yapılan araştırmalar, Merkür’ün bu “uçucu bileşenler” konusunda oldukça zengin olduğunu gösteren çok sayıda kanıt ortaya koydu. Bunlar arasında, bol miktarda kükürt, karbon, potasyum ve klorin de bulunduğu tahmin ediliyor.
Bu noktalara nasıl isim verildi?
Peki, bu kırmızı noktalara neden isim verme ihtiyacı duyuldu ve isimler nasıl kararlaştırıldı? İsimler gezegen özelliklerini belirlemek için gereklidir, yalnızca coğrafi koordinatlara başvurmak astronomide pek de mantıklı bir şey değildir. İsimlerde, dünyadaki birçok kültürde geçerliliği olması ön koşulu aranırken, bu isimlerdeki netliği Uluslararası Astronomi Birliği (International Astronomical Union) belirler.
Bu tip kraterlere ya da deliklere, tek kelime isimleri verilir, birçok kraterin isimleri de iki bölümden oluşur: belirli bir isim artı, bir tanımlayıcı terim. Tanımlayıcı terim, her bir özellik türünün neye benzediğini belirtir. Genellikle Latince kökenlidir.
Merkür’ün kırmızı lekeleri söz konusu olduğunda, isimleri verilen yerlerdeki, volkanik deliklerden ziyade deliklerin kendisine isim verilir. Seçilen tanımlayıcı terim, diğer gezegenlerdeki “parlak noktalar” için kullanılan “facula”dır. Bu kelimenin birkaç dildeki anlamıysa “yılan”dır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder